UBS, İsviçre'nin küçülme baskısına karşı direniyor.

İsviçreli bankacılık devi UBS, Credit Suisse satın alımının ardından İsviçreli otoritelerden gelen artan baskıya rağmen operasyonlarını küçültme yönündeki düzenleyici taleplere kesin bir şekilde karşı çıkıyor. CEO Sergio Ermotti, Cuma günü bir iş konferansında, "Bankayı küçültmek bir strateji değil," diyerek bankanın küresel erişimini zayıflatabilecek taleplere boyun eğmeyeceğini açıkça belirtti.

Çatışma, yalnızca kalan küresel bankası mali zorluklarla karşılaşırsa İsviçre'yi korumak amacıyla Haziran ayında yapılan düzenlemeler etrafında dönüyor. Tartışmalı bir öneri, UBS'nin İsviçre dışındaki birimlerinin sermayesini %60'tan %100'e çıkarmasını zorunlu kılacak ve bu da ek olarak $24 milyar sermaye rezervi gerektirebilir. Bu, bankanın hissedarlara para iade etme yeteneğini ciddi şekilde sınırlayacaktır.

Ben benzer düzenleyici savaşların daha önce nasıl geliştiğini izledim ve UBS'nin sert oynadığını görmek açık. Hatta genel merkezlerini Londra'ya taşımayı bile araştırdılar - bu, İsviçre'nin finansal durumunu yerle bir edecek bir hamle. Ermotti İsviçre'de kalma taahhüdünde bulunsa da, bu tehdit onlara müzakerelerde önemli bir avantaj sağlıyor.

Bu arada, UBS iş gücü azaltma hedefleriyle mücadele ediyor. 2024'ün başından bu yana her çeyrek yaklaşık 1,300 pozisyon kesmesine rağmen, banka 105,000'den fazla personele sahip ve söylentilere göre iç hedefi olan 85,000 çalışana ulaşması pek olası görünmüyor. Credit Suisse birleşmesi başlangıçta personel sayısını 119,000'e çıkardı, ancak o zamandan beri 14,000 iş ortadan kaldırıldı.

Bankanın maliyet azaltma çabaları, çalışan ayrılma oranlarının düşmesiyle birlikte ek engellerle karşılaşıyor ve bu durum, iş gücü azaltımını beklenenden daha zor hale getiriyor. UBS, bir milyondan fazla Credit Suisse perakende müşterisini sistemlerine aktarmış olsa da, tam mali faydaların ortaya çıkması, Credit Suisse'in eski platformlarının Mart 2026'dan sonra tamamen devre dışı bırakılmasına kadar gerçekleşmeyecek.

Bu güç mücadelesi, istikrar arayan ulusal düzenleyiciler ile kâr peşinde koşan küresel bankalar arasındaki temel gerilimi yansıtıyor. Bu durumu izleyen yatırımcılar için, sonuç UBS'nin sermaye tahsisi, temettü potansiyeli ve önümüzdeki yıllardaki küresel rekabetçiliği üzerinde önemli bir etki yaratacak.